Connect with us

ANALİZ

Fransa’nın sömürge ve soykırım tarihinin yaşayan sembolleri…

Son Guncelleme:

ABD’deki George Floyd’un polis tarafından öldürülmesinden sonra dünyaya yayılan olaylar, batılı emperyalist devletlerin sömürge ile sembolleşmiş isimlerinin heykellerine yönelik saldırılarla devam ediyor.

Sömürge ve Soykırım deyince akla gelen ilk ülkelerden biri de Fransa…

Fransa tarihi özellikle Kuzey ve Batı Afrika’da uyguladığı soykırımlar ve toplu katliamlarla dolu…

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, heykellere yapılan saldırılar sonrası ‘Geçmişimize sahip çıkacağız’ diyerek Fransa’nın sömürgeci aklının hala tedavülde olduğunu ortaya koyarken, Fransa’nın karanlık ve soykırımcı geçmişini tekrar gündeme getirdi.

Bu konuyu www.fikircografyasi.com‘da ele alan ve Fransa’yı yakından takip eden gazeteci Ömer Aydın Fransa’nın soykırımlarıyla ünlü simalarını kaleme aldı.

ABD’deki olayları endişeli fakat ‘göz ucuyla’ izlemeyi tercih eden Fransa, “ABD başka, Fransa başka” cümlesini tekrarlamak dışında gelişmelere dair bir tepki üret(e)medi. Floyd’un ölümüne benzer bir vaka 2016’da Paris yakınlarındaki bir banliyöde meydana gelmiş, Mali kökenli, 24 yaşındaki Adama Traore adlı genç gözaltı sonrası jandarma aracında can vermişti.

Fransızlar Cezayir’de milyonlarca insanı katletmiş, çoğunu zincire vurmuş ve toplu idamlar gerçekleştirmişti.

Fransız Sömürge Döneminin Yaşayan Sembolleri: Heykeller

Ömer Aydın / Fikircografyasi.com

ABD’nin Minneapolis kentinde siyahi vatandaş George Floyd’un gözaltına alınma işlemi sırasında hayatını kaybetmesi sonrasında başlayan olaylar kölelik, sömürgecilik ve yakın tarihin yeniden gözden geçirilmesi talepleriyle dünya kamuoyunu harekete geçirdi.

ABD’deki olayları endişeli fakat ‘göz ucuyla’ izlemeyi tercih eden Fransa, “ABD başka, Fransa başka” cümlesini tekrarlamak dışında gelişmelere dair bir tepki üret(e)medi. Floyd’un ölümüne benzer bir vaka 2016’da Paris yakınlarındaki bir banliyöde meydana gelmiş, Mali kökenli, 24 yaşındaki Adama Traore adlı genç gözaltı sonrası jandarma aracında can vermişti. Adama’nın gerçek ölüm nedenini ortaya çıkarmak ve suçluların cezalandırılması için 4 yıldır hukuk mücadelesini sürdüren kardeşleri ve yakınları, bu süreçte tartışmalı sebeplerle birçok kez gözaltına alındı, cezaevine gönderildi.

Fransızların Cezayir’de yaptığı bir katliamı görüntüsü

Adama’nın ölümü hakkında 4 ayrı uzman raporu hazırlandı. Devletin hazırladığı 2 rapor, ölümün kronik bir kalp rahatsızlığının sonucu olduğunu ortaya koyarken, bağımsız akademisyenlerce hazırlanan raporlar tam tersini, gözaltı ve jandarma aracında yolculuk sırasında eşlik eden görevlilerin şiddet, baskı ve nefessiz bırakma eylemleri yüzünden ölümün gerçekleştiğini ortaya koyuyordu.

Olayla ilgili son rapor tam da ABD’de Floyd’un ölümü ve gösterilerin başladığı günlerde yayımlandı. Daha önce az katılımlı fakat sistematik gösteriler düzenleyen Traore ailesi ve Adama’ya Adalet Komitesi, bu kez Paris’in merkezinde ve büyük kitleleri toplayacak bir gösteri için çağrıda bulundu. 2 Haziran’da Paris Adalet Sarayı önünde yapılan gösteriye beklenenden çok katılım olduğu görüldü. Aynı şekilde 13 Haziran cumartesi günü Paris’te République Meydanı’nda düzenlenen gösteriye de onbinlerce kişi katıldı.

Fransız askerlerin geçmişi soykırım ve küçük cocuklara tecavüzlerle dolu…

ABD’de George Floyd nasıl bir sembol haline geldiyse, Fransa’da da artık Adama Traore köleliğe, ayrımcılığa, ırkçı nefrete ve baskılara karşı mücadelenin sembolüydü. Dünya kamuoyu bir yandan siyahi nefrete karşı gösterileri izlerken bir yandan da bu gösteriler sırasında önce ABD’de sonra ise İngiltere, Belçika ve Fransa gibi ülkelerde meydana gelen heykel yıkma faaliyetlerine şahitlik ediyordu. Irkçılığın, köle ticaretinin sembolleri teker teker saldırıya uğramaya başladı. Bu durumda akla ilk gelen ülkelerden biri olan Fransa’da gerilim yükselmeye başladı.

Fransızlar Batı Afrika’da milyonlarca insanı acımasızca öldürdü, köle olarak Amerika ve Avrupa’ya götürdü.

Fransa Kölelik Ve Heykeller

Aslında kölelik veya sömürge karşıtlarının “heykel indirme” faaliyetlerinin ilki ABD’deki Floyd olayından önce, Orta Amerika’da hala Fransız toprağı sayılan Martinik’te düzenlendi. 22 Mayıs’ta, Martinik’te köleliğin kaldırılışını anma gününde Victor Schoelcher’in iki heykeli yıkıldı. Fransızlar, Schoelcher’in köleliğin kaldırılması için büyük mücadele vermiş bir asker ve siyasetçi olduğunu iddia ediyor fakat Martinik halkı onu, bireysel köleliği kaldıran ancak kurumsal köleliği getiren bir ‘Fransız sömürge valisi’ olmakla suçluyor. Gerçekte Schoelcher kölelik karşıtı faaliyetler yürütmüştü fakat daha sonra Martinik’te elit bir zümre oluşturmuş, daha sonra da buraya vali olarak geri dönmüştü. Adada bir çeşit kast sisteminin oluşmasına ve bunun sistematik hale gelmesine neden olmuştu.

Batı’da sömürge veya ırkçılık sembolü heykellerin yıkılması faaliyetlerine ilk örnek olabilecek bu eylemden sonra Fransa yönetiminin endişeleri ve ‘pandoranın kutusunu açtırmama’ çabaları arttı.

Adama Traore eylemleri ve ABD’deki Floyd protesto dalgası ile Fransa’da heykellere tepkiler ve sömürge tarihine merak da artış gösterdi. Başkent Paris’te 700’den fazla heykel meydanları, cadde ve tarihi mekanları süslüyor. Müze ve kapalı alanlardaki heykeller bu rakama dahil değil. Ülke genelinde ise 50 bine yakın heykelin bulunduğu tahmin ediliyor. Bu heykellerin büyük bir bölümü Fransız devlet adamı ve askerlere ait. 1600’lerden itibaren sömürge faaliyetlerine ve işgallere başlayan Fransa’nın geçtiği her ülkede kanlı izler bırakmış devlet adamları ve generalleri, bugünün Fransa’sının caddelerinde yüceltiliyor. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 14 Haziran akşamı yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında “Fransa, hiç bir izi, hiç bir ismi tarihinden silmeyecek, heykelleri yıkmayacaktır.” diyerek tartışmalara yeni bir boyut kazandırdı.Image

Paris’te düzenlenen gösteride söz alan Afrika toplumunun temsilcilerinden bir kişi, Fransa Ulusal Meclisi önünde bulunan Jean-Baptiste Colbert heykelini yıkma çağrısı yapmış ve göstericilere meclise yürüme çağrısında bulunmuştu.

1685’te Code Noir yani Köleliğin Hukuki Çerçevesi’ni belirleyen ve köle ticaretini sistematik hale getiren Siyah Yasa’yı hazırlayan Colbert, 14. Louis’nin sömürgeler ve denizcilikten sorumlu bakanıydı. Colbert’in, bu heykel dışında Ulusal Meclis’te grup toplantılarının yapıldığı en büyük salona ve Hazine Bakanlığı’nda bir binaya ismi verilmiş. Eski Başbakan, Dışişleri Bakanı ve şu an Kölelik Hafıza Vakfı Başkanı olan Jean-Marc Ayrault, bu isimlerin değiştirilmesi yönünde görüş belirtti ancak bu teklifi derhal tepki ile karşılandı. Macron’un “Tarihimizden hiç bir ismi silmeyeceğiz.” açıklaması dışında Fransız kamuoyu ve basınından yükselen tepkiler bu değişikliğin kolay olmayacağını gösteriyor.

Tepki Çeken İsimler

Fransız Senatosu yakınlarında Observatoire Bulvarı üzerinde bulunan Uzakdoğu tutkunu denizci Francis Garnier’nin heykeli dikkat çekiyor. Çinhindi bölgesinde uzun yıllar savaşan Garnier, 1873’te Vietnam’da yerli halk tarafından parçalanarak öldürülmüş halde bulundu. “Madagaskar Kasabı” olarak ünlenen Joseph Gallieni, Sahraaltı Afrika, Sudan, Çinhindi ve 1. Dünya Savaşı’nda görev almıştır. Adına Paris Askeri Müze yakınında bir heykel dikilmiştir. Fransa’nın değişik şehirlerinde çok sayıda cadde ve sokağa, resmi kurumlara ve işletmelere adı verilmiştir. Paris’te bir metro istasyonu da Gallieni adıyla hizmet vermektedir. İzlediği sert sömürgeci politikalar, Madagaskar’da birkaç yıl içinde yüzbinlerce yerlinin öldürülmesine neden olmuştur.

Louis Faidherbe. Senegal sömürge valisi, Senegal, Cezayir, Guadeloupe gibi sömürgelerde acımasız katliamlarıyla ünlü General Faidherbe. Fransızların savaşlarda en öne sürdükleri, adına da alay eder gibi Tirailleurs (sağa-sola ateş eden) dedikleri çoğu köle veya sahipsiz çocuklardan oluşan Kara Ordu’nun kurucusu Faidherbe..

1860’lardan itibaren sömürge topraklarında ön cepheye sürülen bu ‘kara çocuklar’ Çanakkale’de Türk askerinin karşısına çıkarıldı, 2. Dünya Savaşında Fransa’yı işgal eden Almanlara karşı ön cepheye sürüldü, Çinhindi’de, Madagaskar’da, Cezayir’de yine onlar vardı.. 1960’a kadar.. Sonra dağıtıldı bu ‘ordu’ gerek kalmamıştı.. Fransa’da Lille şehir meydanından General Faidherbe heykelinin kaldırılması için Afrika kökenli kişiler tarafından 2 yıl önce bir komite kuruldu. Kampanya bugünlerde şiddetini artırarak sömürgeciliğe ve köleliğe karşı daha çok taraftar toplamayı başardı. Bu arada Senegal halkı da sömürge valisi Faidherbe’in ülkelerindeki heykellerinin kaldırılmasını istiyor. Faidherbe adına Senegal’de bir de köprü var.

8 Mayıs 1944’te Berlin’de Almanya’nın teslim anlaşmasına Fransa adına imza koyan General Jean de Lattre de Tassigny, Mağrip’te Rif Savaşı’na katılmıştır. Burada yerel direnişçilere karşı büyük katliamların yanında kimyasal gaz da kullanılmıştır. Fransa’nın Alman işgalinden kurtarılması sırasında kahramanlaşan ve hayattayken Mareşal ünvanı verilen tek isim olan Alphonse Juin, bu tarihe kadar Mağrip ülkelerinde savaşlara katılmış, 2. Dünya Savaşı sonrasında da Fas’ta görev yapmıştır. Juin’in Paris Place d’Italie’deki heykeli, 2019’daki Sarı Yelekliler gösterileri sırasında saldırıya uğramıştır.

1934’te hayata veda eden General Hubert Lyautey, Fransız sömürge tarihinin en aktif yöneticilerinden biridir. Bir yönetim şekli olarak Soft Power’ı icad eden kişilerden biri olarak gösterilir. Mağrip ülkelerindeki faaliyetleri, bu bölgedeki müslümanlarla Osmanlı arasındaki bağın koparılmasına yönelik çabaları ön plana çıkıyor. Kurtuluş savaşı döneminde Mustafa Kemal’e özel elçiler göndererek Fransa’nın Ankara hükümetini ilk tanıyan Avrupalı ülke olmasını sağlamıştır. Burada Lyautey’in amacı Fransa’nın işgalinde olan İslam coğrafyalarının tepkisini kırmaktır. Lyautey, Paris’e verdiği raporlarda, “Anadolu’nun ve İslam’ın kutsal mekanlarının Batılılar tarafından işgal edileceği haberlerinin Mağrip halkında büyük endişeye neden olduğunu ve kontrolü sağlamanın zorlaştığını” söylemiştir.Image

Thomas-Robert Bugeaud, Fransızların Cezayir’i işgalinin ilk yıllarında görev almış ve sömürge valisi rolünü üstlenmiştir. İşgal yıllarında bugün bile unutulmayan mağaralara saklanan çocuk, kadın ve yaşlıları dumanla zehirleyerek öldürme tekniğini uygulamıştır. Bu yöntemle onbinlerce kişinin öldürüldüğü belirtiliyor.

“İnsan hakları kurallarına uyarsak Afrika’da savaş sonsuza kadar devam eder” diyen Bugeaud, Mağrip’te yakıp-yıkma politikasının mucidi olarak da bilinir. Ona göre “Arapların ardından koşmamak gerekir. Bu faydasız bir amaçtır. Asıl her yıl Arapların tarlalarına gidip ekinlerini yakmalı, ekip biçmelerine engel olmalı, hayvanlarını otlatmalarının önüne geçmeli yani hayatlarını zindan etmeli.” Böylece hepsini öldürmüş, hedefimize ulaşmış oluruz… Emir Abdülkadir’in büyük direnişiyle karşılaşan Bugeaud, onbinlerce kişinin hayatını kaybettiği toplu kıyımlar düzenlemiş, Fas halkını da Cezayir’e destek verdikleri için benzer şekilde katliamlardan geçirmiştir.

Kendisinden sonra gelen vali Aimable Pelissier de benzer katliamları devam ettirmiştir. Bugeaud’nun adı bugün Paris’in en önemli bulvarlarından birinde yaşatılıyor. Cezayir’de dikilen, bağımsızlık sonrası kaldırılan heykeli ise doğum yeri olan, Limoges yakınlarındaki Excideuil kasabasında 1999’da yeniden dikildi. Marsilya Saint-Charles tren istasyonunda da bir heykeli bulunuyor.

Son olarak Strazburg’dan bir sömürge generali heykelinden bahsetmek gerekiyor. Şehrin en önemli meydanına adını veren ve burada bir heykeli bulunan Jean Baptiste Kleber. Napolyon Mısır seferine çıkarken Kleber de en güvendiği komutanlarından biridir. Tarihler 1799’u göstermekte, Mısır’ı işgal edip bölgeyi garantiye almak isteyen Napolyon, Filistin ve Suriye üzerinden Anadolu’ya geçmek ve İstanbul’a yürümek niyetindedir. Hedefi Doğu’nun hakimi olmaktır.

Tarihte Akka Müdafaası olarak yer eden bu olay aslında Ortadoğu, hatta Doğu’nun kaderini değiştirmiştir. Bir tarafta sömürge rüyaları gören Fransızlar, diğer tarafta Osmanlılar. Napolyon’un rüyalarını Hindistan için bir tehdit olarak gören İngilizler de Osmanlı’ya destek verir. Napolyon’un ve Kleber’in kanlı ilerleyişi Akka Kalesi’nde Cezzar Ahmet Paşa tarafından durdurulur. Napolyon’un karşısına çıkan bir kişi daha vardır orada: Paris Askeri Okulu’ndan sınıf arkadaşı Antoine de Phelippeaux! Fransa’dan kaçmış, İngiliz saflarına geçmiştir yıllar önce. Phelippeaux, Paris’te, İngiliz Amiral Sidney Smith’i sahte bir tahliye emri ve rüşvet verdiği askerlerle hapisten kaçırmış, önce Londra oradan da ver elini İstanbul demişlerdir. Phelippeaux ve Smith bir kaç yıl sonra Napolyon’un karşısına çıkacaktır. Cezzar Paşa ile beraber. Napolyon ve Phelippeaux Filistin boyunca katliamlar yapar. 2 bin savaş esirini “verecek ekmeğimiz yok” diye kurşuna dizerler. Sonunda Akka’yı geçemezler. 20 Mayıs’ta kuşatmayı kaldırıp Mısır’a dönmek zorunda kalırlar. Napolyon’un hayalleri yıkılmış, ilk yenilgisini almıştır.

“Türkleri yenseydim dünyayı değiştirecektim. Tüm Doğu’nun imparatoru olarak İstanbul üzerinden Paris’e dönecektim” der Napolyon. Napolyon’un Mısır Seferi’ne katılan Kleber, Akka yenilgisi sonrası Fransa’ya dönememiş, Napolyon tarafından Mısır’da bırakılmıştır. Öldüğünde cenazesi Fransa’ya kabul edilmemiş, 40 yıl sonra önce Marsilya’ya oradan da gizli bir şekilde Strasbourg’a getirilmiştir. Bir çok kaynakta, Kleber için bir tören düzenlenmediği, gizlice defnedildiği yazar. Fransızlar tarihi uydurmayı severler. Bir zamanlar katliam ve mağlubiyetinden utanç duydukları bu komutanı daha sonra kahramanlaştırmış, şehrin ortasına heykelini dikmişlerdir.

Kopyalamayı desteklemiyor...